An Animal-Centered Perspective on Colonial Oppression: Animal Representations and the Narrating Ox in Uwe Timm’s ‘‘Morenga’’ (1978)
As a result of its topic and its narrative style, Uwe Timm’s novel ‘Morenga’ (1978) marks an important step in the development of postcolonial German literature. The main theme of the book is the bloody suppression of the Herero and the Nama...
mehr
Volltext:
|
|
Zitierfähiger Link:
|
|
As a result of its topic and its narrative style, Uwe Timm’s novel ‘Morenga’ (1978) marks an important step in the development of postcolonial German literature. The main theme of the book is the bloody suppression of the Herero and the Nama uprisings through the German army in South-West Africa at the beginning of the 20th century. With recourse to historical and fictional documents and by using different narrative perspectives, the text achieves a plurality of voices and thereby destabilizes a one-dimensional view on colonialism. The present article discusses the functions of the nonhuman animals appearing in ‘Morenga’. It is assumed that the animal representations are an essential part of the plot and underscore the criticism of colonial rule in a narrative manner too. The novel contains several descriptions of suffering animals and links them to the harm of the Herero and the Nama in order to point out the ruthlessness of the colonists. Moreover, the book features a story-telling ox, which initiates a reflection process about possible ways of narrating colonial history. The talking ox adds a specific animal-centered perspective on colonial oppression and raises questions about emancipation, self-determination, and the agency of the nonhuman ‘other’
|
Kara Kıtada İki Değişim Öyküsünün Kahramanları : Gottschalk ve Marlow
Sömürgeciliğin farklı bakış açılarıyla sorunsallaştırıldığı postkolonyal düşünce, kimi yazarları derin bir etki altına alarak söz konusu yaklaşımlara ilişkin düşüncelerini yazınsal yapıtlarında yansıtma olarak açığa çıkmıştır. Bu yazarlardan biri...
mehr
Volltext:
|
|
Zitierfähiger Link:
|
|
Sömürgeciliğin farklı bakış açılarıyla sorunsallaştırıldığı postkolonyal düşünce, kimi yazarları derin bir etki altına alarak söz konusu yaklaşımlara ilişkin düşüncelerini yazınsal yapıtlarında yansıtma olarak açığa çıkmıştır. Bu yazarlardan biri olan çağdaş Alman Edebiyatının en önemli isimlerinden Uwe Timm, 1978 yılında kaleme aldığı ve 1904-1907 yılları arasında geçen sürede Almanya'nın söz konusu dönemde sömürgesi olan Güney Afrika'da yaşamakta olan yerliler ile Almanlar arasındaki mücadelenin konulaştırıldığı Morenga adlı tarihsel romanında kurguladığı Gottschalk karakterinin "Beyaz Kıta"dan "Kara Kıta"ya gelişiyle birlikte kişisel ve sosyal yaşamına ilişkin yaşadığı değişimleri gözler önüne sermiştir. Polonya asıllı İngiliz yazar Joseph Conrad ise, 1899 yılında yazdığı Karanlığın Yüreği adlı yapıtında, "Kara Kıta"ya bir iş için görevlendirilen Marlow'un kıtanın derinliklerinde beyazların yerlilere uyguladığı işkencelerle birlikte deneyimlediklerini anlatılaştırır. Bu bağlamda, postkolonyal kuram ışığında karşılaştırmalı ve metin içkin yöntemle irdelenecek olan söz konusu çalışmada öncelikle postkolonyalizmin bir kuram olarak ortaya çıkışı ve postkolonyal edebiyatın sınırlarına değinilecek, söz konusu iki yapıtta, Afrika topraklarına görevlendirilen başkahramanların kıtada kaldıkları süre boyunca geçirdiği değişim irdelenecek, bir sonuç değerlendirmesi yapılarak çalışma sonlandırılacaktır.
|